ANA SAYFA

 

KIYAS:

 

Bir şeyi diğer bir şeyle ölçme, bir şeyi başka şeye benzetme; hakkında nass (ayet-i kerîme ve hadîs-i şerîf) bulunmayan bir mes'elenin hükmünü, buna benzeyen ve hakkında nass bulunan başka bir mes'elenin hükmüne benzeterek anlama.

 

 

Kıyas ile ilgili Görüşler:

 

İnsanlar, kıyas hakkında farklı görüşlere sahiptir. Onu kabul eden de vardır, reddeden de vardır.

 

Kıyası kabul edenler; ashab, tabiin, onlardan sonra gelenlerin çoğunluğudur. Bunlara göre kıyas ile teabbud aklen caiz ve şer'an de vaki olmuştur. Sahih olan görüş de budur.

 

Şafii'lerden el-Kaffal ve Ebu'l-Huseyn el-Basrı ise, kıyas ile teabbudün aklen vacib olduğu görüşündedirler. en-Nazzam ise, aklen de, şer'an de kıyas ile teabbudün imkansız olduğu görüşündedir. Kimi Zahiriler de kıyası reddetmişlerdir. Ancak sahih olan birincisidir.

 

Buhari, "Kitabu'l-İ'tisam bi'l-Kitabi ve's-Sünneh" diye bir bölüm açmıştır. Yani: Her hangi bir kimse için hükmün var olması halinde, kurtuluş ancak ya Allah'ın Kitabında, ya Peygamberinin sünnetinde ya da icmadadır. Şayet hüküm bulunmayacak olursa kıyasa başvurulacaktır. O bakımdan (adı geçen bölümün içerisinde) şu anlamda başlıklar açtığını görüyoruz: "Yüce Allah'ın hükümlerini beyan etmiş olduğu bilinen bir aslı (aynı şekilde beyan ettiği) mübeyyen bir asla -soranın kavratması kastıyla- benzetme yapan." Bundan sonra da şöyle bir başlık açmaktadır: "Deliller ile bilinen hükümler ve delaletin anlamı ile bunun açıklanması. "

 

Taberi der ki: İctihad ile Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetinden istinbat ve ümmetin icmaı, hak ve vacip olandır. İlim ehli için yerine getirilmesi gereken farzdır. Peygamber (s.a.v.)'dan de ashab ve tabiin topluluklarından da haberler bu doğrultuda varid olmuştur.

 

Ebu Temmam el-Maliki der ki: ümmet, icma ile kıyası kabul etmiştir. Bunun örneklerinden birisi de, onların, zekat hususunda, altın ve gümüşe kıyas yapılacağını icma' ile kabul etmiş olmalarıdır.

 

Ebu Bekir (r.a) da: Bana vermiş olduğunuz bu bey'ati geri alınız derken, Hz. Ali şu cevabı vermişti: Allah'a yemin ederiz ki, ne senin bey'atini geri alma isteğini kabul ederiz, ne de biz senden onu geri vermeni isteriz. Rasulullah (s.a.v.) seni dinimiz için beğenip seçmişken biz, dünyamız için mi seni beğenip seçmeyecekmişiz? Böylelikle Hz. Ali imameti (devlet başkanlığını) namaza kıyas etmiş oluyordu.

 

Ebu Bekir (es-Sıddik) de zekatı namaza kıyas ederek şöyle demişti: Allah'a yemin ederim, Allah'ın bir arada zikrettiği şeyler arasında fark gözetmem.

 

Hz. Ali de ashab-ı kiramın huzurunda içki içen kimse hakkında kıyas yaparak hükmünü şöylece açıklamıştır: Sarhoş olduğu vakit hezeyan eder. Hezeyan etti mi iftira eder. O bakımdan içki içene uygulanacak had de tıpkı iftira edenin haddi gibi olmalıdır.

 

Hz. Ömer de Ebu Musa el-Eş'ari'ye yazdığı bir mektupta şu ifadeleri zikretmektedir: "Kitap ve sünnette kendisi hakkında sana bir şey ulaşmamış olan ve kalbinde yer edip de karar veremediğin şeyleri iyice kavramaya dikkat et. Birbirinin misli olanı, birbirine benzeyenleri iyi biL. İşte o vakit işleri birbirine kıyas et. Yüce Allah'ın daha çok sevdiğine ve senin görüşüne göre hakka daha çok benzeyene yönel... "Bu ifadelerin yer aldığı bu mektubu Darakutni bütün uzunluğu ile kaydetmektedir. (Darakutni, IV, 206-207)

 

Hz. Ömer veba dolayısıyla Serğ (Şam bölgesinde, Tebuk yakınlarında bir yer)'den döndüğü sırada Ebu Ubeyde, Ömer (r.a)'a şöyle demişti: Allah'ın kaderinden mi kaçıyoruz? Hz. Ömer: Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz, demişti. Sonra Hz. Ömer ona: Bana görüşünü söyle ...  diyerek onun kıyas yapmasını istemiş ve Muhacirlerle Ensarın huzurunda ordduğu sorulara benzer sorularla onunla görüş alış verişinde bulunmuştu. (el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an / Kurtubi c:7 sf 290,292)

 

 

 

KURTUBİ’DE KIYAS KONULARI